İşyeri hekimlerinin poliklinik yapma ve reçete yazma yani tedavi edici hizmetler verme konusu çetrefillidir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre işyeri hekiminin görevleri arasında tedavi edici hizmetler yoktur ve olmaması bence de doğrudur. Bu yüzden de bu kanuna dayanarak çıkarılan yönetmelikler işyeri hekimlerinin işyerlerindeki görev sürelerini işyeri hekimleri tedavi edici hizmet vermeyecek durumu üzerinden hesaplar.
Ama Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği (kısaca SUT) işyeri hekiminin yazdığı reçeteleri ödeyeceğini söyler. Yani ortaya şöyle garip bir durum çıkar: reçete yazmak işyeri hekiminin yasal görevi değildir ama yazarsa SGK öder.
Böyle olunca da işverenler ve çalışanlar işyeri hekimini en çok bir “reçete doktoru” olarak ister. Bu yüzden işyeri hekimi işyerindeki görevlerini öncelikle tedavi edici işler, sonrasında ise asıl işler olacak şekilde yerine getirmek durumunda kalır.
Ama işyeri hekiminin işyeri başına düşen yasal görevlendirme süreleri tedavi edici hizmetler olmadan bile yetersizken, bu kısıtlı süreden bir de poliklinik ve reçete işleri zaman çalar. Bu yüzden bunlar işyeri hekimi için hem angarya hem de pranga haline gelir.
İşyeri hekimi hizmeti özellikle kronik hastalığı olan çalışanlar açısından bir nimettir. Çünkü bu çalışanların alabilmek için üç ayda bir hastane hekimlerine, aile hekimine ya da işyeri hekimine raporlu ilaçlarını reçete ettirmeleri gerekir. Randevu bulabilmek şans eseri, yollara düşmek çileli, mesaiyi aksatmak ise işverenin tutumu yüzünden can sıkıcıdır. Üstelik kullanılan ilaçların her birinin bitiş zamanları bazen aynı tarihte de değildir. Bu yüzden çalışanlar işyeri hekiminin yolunu gözler.
Ancak işyeri hekimleri işyerlerinin önemli bir kısmı için ancak haftada bazen de ayda bir ziyaret edilebilecek atama sürelerine sahiptir. Bu ziyaret günlerine raporlu ilaçlarını yazdırması gereken çalışanların ilaç bitiş zamanının rast gelmesi ancak tesadüfen mümkündür.
Bu yüzden, işyeri hekiminin daha sık uğradığı yerlerdeki çalışanlar ilaç yazdırma için işyeri hekimine daha yoğun başvururken, işyeri hekiminin az uğradığı yerlerdeki çalışanlar ise ya işyeri hekimine telefon ya da e-posta ile ulaşarak usulsüz ilaç yazdırma taleplerinde bulunmakta ya da izin alarak raporlu ilaçlarını dışarıda yazdırmak zorunda kalmaktadırlar.
Ancak, yakın zamanda bu konuyla ilgili bir rahatlama yaratacak mevzuat değişikliği yapıldı. 18 Mayıs 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğine (kısaca SUT) aşağıdaki madde eklendi:
SUT’ta yer alan genel ve özel hükümler ve süreler saklı kalmak kaydıyla; EK-4/D Listesinde yer alan ilaçların SUT hükümlerine göre rapor düzenleyebilen uzmanlık dallarındaki branş hekimlerince en fazla 1 yıllık kullanım dozunda reçete edilmesi ve bu reçeteye istinaden söz konusu ilaçların reçete süresi boyunca en fazla üçer aylık dozda sözleşmeli eczanelerden temin edilmesi halinde Kurumca bedelleri ödenir. Bu uygulamadan; renkli reçeteli ilaçlar, endikasyon dışı kullanım onayı ile kullanılan ilaçlar, yurt dışından temin edilen ilaçlar ve 4.2.1, 4.2.10, 4.2.14 maddelerinde yer alan ilaçlar ile Kurumca belirlenecek ilaçlar hariç tutulur.
Yani bundan böyle kanser ilaçları, renkli reçete ilaçları, bazı enzim ilaçları gibi çok özel ilaç grupları dışında kalan ilaçlar rapor düzenleyen hekim uygun görürse 1 yıllık olarak reçete edilebilecek, kronik hastalığı olan çalışanlar da (konumuz gereği böyle yazdım, aslında raporlu ilaç kullanan tüm hastalar) herhangi bir hekime ilaçlarını yazdırmadan üç ayda bir ilaçlarını eczaneden alabilecekler.
Tedavisinde bir sorun ya da aksama olan hastalar zaten asıl doktoruna en kısa zamanda ulaştığı için, tedavisi sorunsuz olarak ilerleyen hastalar için raporlu ilaçlarını üç ayda bir bir hekime yazdırma zorunlulukları zaten gereksiz bir bürokrasiydi. Üstelik ilaç yazdırmaya gidilen hekimlerin mesailerinden çalarak asıl önemli işlerine daha az vakit ayırmasına neden oluyordu.
Bu nedenle bu SUT değişikliği hem çalışanlar, hem işverenler, hem de işyeri hekimleri için iyi oldu. Yapılan düzenleme sayesinde kronik hasta çalışanların ilaç temin süreci daha pratik hale gelecek, ilaç yazdırmak için işten izin alma ihtiyacı daha az ortaya çıkacak, işyeri hekimlerinden hem usulsüz reçete talepleri azalacak hem de işyeri hekimlerinin iş yükü bir nebze de olsun azalacak.
